“Kısaca, o denli ileri gitmek istiyorum ki, yapıtlarımı görenler ‘bu adam çok derinden hissediyor, sevecenlikle hissediyor’ desinler.”n Loving Vincent Film
Diyor Vincent Van Gogh. Kendini şekillendirmeye çalışmış köhne topluma; tüfekle, tabancayla değil tek silahıyla direndi kahramanca. Renkleriyle. Sanatıyla. Ve yalnızca kabul edilmek istedi, olduğu gibi sevilmek. Yapıtlarının insanlarca anlaşılmasını diledi. Tüm yaşamı boyunca ruhunda yaktığı ateşin başında onunla beraber ısınacak birini istedi.
“İnsanın ruhunda koca bir ateş yanıyor olabilir, ama hiçbir zaman kendi kendisini ısıtamaz onunla; gelip geçenlerse yalnızca bacadan çıkan cılız dumanı görürler ve yollarına devam ederler.” Loving Vincent Film
Tüm bunlara ve göz alıcı çalışmalarına rağmen tüm yaşamı boyunca tek bir tablosu satıldı Van Gogh’un. Kulağını kesti, bilinmek, iz bırakmak istedi. Ve sonunda omuzlarında biriken ağırlığa dayanmayarak kendini karnından vurdu. Her konuda olduğu gibi ölümden bahsederken de yıldızlardan, gökyüzünden söz ederdi.
“Bizi Tarascon ya da Rouen’a nasıl bir tren götürüyorsa, yıldızlara da ölüm götürür.”
Ölümünden 127 sene sonra, hala henüz anlaşılamamışken bizi onun mirasını beyaz perdeye aktaran bir başyapıt karşılıyor. Loving Vincent.
Film aslında kardeşine yazdığı son bir mektup üzerinden Van Gogh’un hayatına odaklanıyor. Ancak tıpkı Van Gogh’un diğer insanlardan farklı olması gibi filmin de diğer sinema eserlerinden bir farklılığı var. Filmde gördüğünüz her bir sahne, tamamen el emeği aslında. Yüzlerce resim sanatçısı her bir sahneyi fırça darbeleriyle inşa etmiş durumda. İzlerken bu asla aklınızdan çıkmıyor. Üstelik bu filmin ruhuna öylesine uygun ki. Her zaman yalnızca takdir edilmeyi istemiş bir sanatçının hayatını anlatmaya uğraşan yüzlerce değeri bilinmeyen sanatçı. Film bitip salonu terk ettikten sonra her birine tek tek sarılmak geldi içimden. Bir şekilde bize sunduklarının karşılığını verebilmeyi diledim.
“İşte geride bir şeyler bırakabilmek için şimdilik görebildiğim tek yol bu.”
Film ülkemizde maalesef her şehirde vizyona girmedi. Örneğin Bursa gibi büyük sayılabilecek bir şehirde bile yalnızca bir haftalığına tek bir sinemada izleme şansına sahiptik. Anlaşılmayı ve emeklerinin karşılığını almayı isteyen bir sanatçının hayatını anlatan binlerce sanatçının eseri yalnızca bir haftacık yer kaplıyor hayatımızda. Oysa seneler boyu emek vermiş sanatçılar için hayatımızdan ayırmamız gereken yalnızca bir bilet parası ve bir buçuk saat.
Filmden genel olarak bahsettim ama bu konuda daha çok ayrıntı istiyorsanız şu yazıya bir göz atabilirsiniz:
https://unifestal.com/seriefilm/loving-vincent/
Şimdi de filmin neden izlenmesi gerektiğinden ve genel akışından bahsetmek istiyorum. Film öncelikle müzikleriyle, diyaloglarıyla bir başyapıt. Atmosfer sizi öylesine içine çekiyor ki, Van Gogh’un fırçasıyla resmettiği büyülü parlak renklerin dünyasında kendinizi kaybediyorsunuz. Her gün gördüğünüz manzaraları Van Gogh’un gözünden görüyoruz. Tablolarına tek tek baktığımızda bir bütünlük yakalayamıyoruz ama filmi izlerken her tablo birbirine bağlanıyor. Örneğin sıradan bir tren yolculuğu sırasında önünden geçtiğiniz bir dağın aslına Van Gogh için ne kadar muazzam olduğunu izliyorsunuz.

“Tabii, insanın görmesini bilen, yalın ama kendinden ışınlı gözleri varsa… Gerçi insanda o kadar güzel gözler varsa, her şey güzeldir zaten.” Loving Vincent Film
Sanki Van Gogh’un ağzından dökülen kelimeler anlatıyor hikayeyi. Sanki karşınıza oturmuş ve başından geçenlerden bahsediyor. Öylesine sıcak, öylesine içten. Ama yer yer kanınızı donduracak kadar da korkunç. Daha önce de söylediğim gibi kardeşine yazdığı bir mektubu götürmeye çalışan Armand’ın hikayesine anlatıyor. Başta gönülsüzce kabul ettiği görevin aslında daha büyük anlamlar taşıdığını fark eden genç Armand, Van Gogh’un hikayesini öğrendikçe ona daha çok bağlanıyor. Onun için bir şeyler yapma isteğiyle yanıp tutuşuyor. Ve en nihayetinde ölümün ardındaki gerçeği ortaya çıkarmaya çalışıyor.
Film süresince Van Gogh’u öylesine seviyorsunuz ki, o yaralı adamı alıp bağrınıza basasınız geliyor. Öylesine üzülüyorsunuz ki, elinizi uzatıp yardım etmek istiyorsunuz. Onu o karanlık kalabalıkların içinden çekip çıkarmak. Öylesine ince ve öylesine naif ki. Öylesine yakışmıyor ki onu suçlayan topluma. Hikayesi adım adım ilerlerken yüreğiniz parçalanıyor ve tıpkı Armand gibi siz de farkında olmadan bağlanıyorsunuz ona.
Filmde bazı sahneler var ki gerçekten uzun süre aklınızdan çıkmayacak. Van Gogh’un kulağını kestiği sahne, mektuplarından birkaçının okunduğu sahneler bunlardan yalnızca bazıları. Sizi gerçekten değiştirecek farklı bir şeyler izlemek istiyorsanız Loving Vincent tam aradığınız şey. Loving Vincent Film
“Ah, Theo, tonlar ve renkler ne büyük şeyler! Bunları hissetmeyi öğrenemeyen biri ise gerçek yaşamdan ne kadar uzakta!” Loving Vincent Film
Kısaca bana gerçekten bir yerlerde dokunabilen, ruhuma işleyebilen, ekranda gördüğüm her bir fırça darbesinde, duyduğum her bir notada bana farklı şeyler hissettirebilen gerçek bir sanat eseri olmuş film. Daha ilk sahnesinden beni içine alıp en sonunda da duygu seli içerisinde bıraktı. Eğer sinemada izleme şansınız varsa lütfen bu fırsatı kaçırmayın. Yoksa da kesinlikle listelerinizin en üst sıralarına yerleştirin bu filmi. Kesinlikle pişman olmayacaksınız.
Tüm bunların yanı sıra muazzam bir soundtrack albümüne de sahip film. Aşağıya linkini bırakıyorum. Lütfen bir göz atın.
“Sevdiğim kimi kişilerin gözlerinde, peşimden gelecek olanların gözlerinde sevgi ve inanç okuyacağım.”
Yazarımızın diğer yazıları için tıklayınız.
Bizi takip ediyor musunuz?
Instagram ∇
Twitter∇
Facebook∇
LinkedIn∇
Pinterest∇
UNIFESTAL PUANI
Loving Vincent
Kısaca bana gerçekten bir yerlerde dokunabilen, ruhuma işleyebilen, ekranda gördüğüm her bir fırça darbesinde, duyduğum her bir notada bana farklı şeyler hissettirebilen gerçek bir sanat eseri olmuş film. Sizi gerçekten değiştirecek farklı bir şeyler izlemek istiyorsanız Loving Vincent tam aradığınız şey. Daha ilk sahnesinden beni içine alıp en sonunda da duygu seli içerisinde bıraktı. Eğer sinemada izleme şansınız varsa lütfen bu fırsatı kaçırmayın. Yoksa da kesinlikle listelerinizin en üst sıralarına yerleştirin bu filmi. Kesinlikle pişman olmayacaksınız.
ARTILAR
- Müzikler genel dokuya çok güzel uyum sağlamış.
- Film tamamen el yapımı ve bu seyir zevkini oldukça yükseltiyor.
- Karakterlerin her biri kaliteli ve güçlü bir rol oynuyor.
- Sizi gerçekten etkileyen bir film.
EKSİLER
- Filmde fazla sürpriz etkeni yok.
Yine mükemmel bir yazı! En yakın zamanda izleyeceğim…